11 Eylül 2007 Salı

Tarihten Bir Bukle...


Mercidabık zaferinin etkileri henüz geçmemişti ki, hatta zafer daha kazanılmamıştı ki ve hatta o günlerin tam iki yıl öncesiydi...
Dabık (Yavuz) Han'ın doğu seferine çıkışı (M.S. 1514 dolaylarında) muhteşem oldu. Bu nedenle tarihçiler oğlu Süleyman (Kanuni)'a "Muhteşem" ünvanını yakıştırdılar. Osmanlı ordusu Edirne'den Ardahan'a kadar ilerleyip, oradan aşağıya Van'a kadar geldi. İşte düşman karşılarında, bir top atımı mesafedeydi. Topları attılar fakat topların menzili yetmediğinden biraz daha yaklaştılar. İkinci ve üçüncü denemelerinden sonra iyice yaklaşınca aradaki mesafe bir kılıç boyuna kadar düştü. Kılıçları da attılar...
Sonra kılıçları yerden alarak düşmana giriştiler. Derler ki o gün o ovada taş üstünde baş, baş üstünde saç kalmadı,kan gövdeyi götürdü...
Kan tutan Sultan savaşın iyice vasat duruma gelmesini fırsat bilip çadırına çekildi. Sabahtan beri gelen, kaybolup tekrar gelen posta güvercini tekrar görünüp kayboldu. Sultan bu duruma kızmıştı. Birisi resmen cevapsız çağrı bırakıyordu, posta güvercinini gönderip geri çağırarak. İçinden "Güvercin bir iki dakika dursa yerini tespit ettireceğim ama ah neyse..." diye geçirdi. Siniri iyice bozulmuşken savaş alanından gelen "Oley!", "Yendüüük!" nidaları yüzünü gülümsetti.
"Ulan kimse kim sabahtan beri ÇALDIRAN, boşver bre..." diyerek askerlerini tebrik etmeye koştu...
O sırada yanında bulunan tarihçi Kel Mahmut (Aynı zamanda müdür muavini idi) yaşananları aynıyla not etmiştir. Fakat yaklaşık bi yüzyıl içinde dildendile dolaşan olaylar zincirinden dolayı bu zaferimizin adı tarihin yapraklarına ÇALDIRAN ZAFERİ olarak geçmiştir...

1 yorum:

Ayna-i Marzî dedi ki...

Yeni tarihten bukleler yazısı bekliyoruz, gerçi çok yoğunsun galiba bu aralar; ama beklediğimizi belirtmek isetedim :)