31 Ocak 2008 Perşembe

Şubat İnceleme-Varan I

God of Atlantis (Atlantis, Allah'ına Kurban!)




Tür : Düz Tabanlı FPS (Birinci Tekil Şahıs)
Yapım : Hayal Mahsulleri Ofisi
Dağıtım : Atlantis Records

Annesi kendisine 3 aylık hamileyken önce annesini, iki yaşındayken babasını, orta ikide de Atlantis'i kaybeden Atila'nın hüzünlü, acı fakat ballı öyküsünü konu alan GoA uzun zamandır süregelen FPS açlığımızı giderecek gibi görünüyor (Ne aç adammışsınız kardeşim-SE).

Oyunun henüz açılış videosunda, gazetelere "Atlantis'i Kaybettim, Hükümsüzdür..." ilanı vererek şansını deneyen kahramanımız Atila, burada bizlere yapay zekasının gücünü kanıtlamak istiyor. Yapımcıların bile bu durumdan haberi olmadığı söyleniyor, e tabi yapay zeka olayı gelişti yeni nesilde.

Yapay Zeka demişken, bir zeka bu kadar yapay olabilir. Soğuk soğuk selam vermeler, zoraki sırıtmalar bir yerden sonra sıkıyor tabi. Artık yapımcılardan daha doğal, daha canayakın zeka pırıltıları bekliyoruz...

Bölüm tasarımları gayet güzel. Git git bitmeyen haritalar, "Ulan bunun bir de dönüşü var, oynamasak mı acaba?" diye düşündürmüyor değil.
Atlantis sokakları, parkları, lagünleri o kadar başarılı tasvir edilmiş ki, gidip görenler "Aaa hakkatten aynısı olmuş..." diye şaşkınlıklarını dile getiriyorlar.

Düzgün Dairesel bir oynanışa sahip oyunumuzda, Atlantis'i bulana kadar imanımız gevriyor. Fakat Amerika keşfedildikten sonra oyunun atmosferi bir anda coşuyor.

Etkileşim ve gerçekçilik ses getirecek türde olmuş. Nihayet patlayan variller ve meyve kasaları var! Taşa takılınca küfrederek yere yapışmalar falan gayet gerçekçi olmuş.

Trampozoni bölümünde havaya ateş ettiğimiz bir sahnede, vurulup balkondan düşen "Çamaşır Asan Atlantisli Kadın" karakteri gözlerimizi yaşartıyor.

Oyun boyunca çok diyaloğa gireceğimiz Atlantis Kraliçesi ile ilk karşılaştığımız "Come on Baby!" bölümünde, "Kayıplardasın ya Kraliçem, yüzünü gören cennetlik, ehuehu..." diyen Atila, bu canlı performansı ile ağzımızı açık bırakıyor.

Diyalog olayından bahsetmek istiyorum. Gerçekçilik adına oyunda dil olarak sadece Atlantisçe kullanılmış. Burada yapımcı ekip bizi gerçekten yemiş hissi uyandı ama dur bakalım. Dil probleminden fazla korkmayın, orta seviye bir oyuncu bile üç dört oynayıştan sonra derdini anlatacak kadar öğreniyor Atlantisçe'yi.

Oyunda Easy, Medium, Large, XLarge olarak dört zorluk seviyesi var. Siz yine de bir büyük seviyeyi seçin, seneye de oynarsınız...

Konsol versiyonunu pek tutmadım açıkçası. Konsolun üstündeki ayna ile yanındaki televizyon sehpası iyi optimize edilmemiş. Küçük bir yama ile düzelir kanaatindeyim.

Maceramız boyunca bol bol Atlantis Belediyesi Zabıta Ekipleri ile çatışmaya, kovalamacaya giriyoruz. Aksiyonun tavana vurduğu bu sahnelerden sonra tavandan inmek konusunda bir hayli bug mevcut. Yamalı Bohça gibi olacak bu oyun da.

Yöresel kıyafetlerle (Perdelik Kumaş) kamufle olarak saklandığımız Stealth Action türündeki oyunumuzda silah yelpazesi de oldukça geniş.
Jiletli yelpaze, bomba atarlı yelpaze iki örnek mesela. Silahların modifiye edilebilirliği de oynanışa zevk katıyor. Camlara film çektirmek ve çelik jant en çok tercih ettiğim modifikasyonlar oldu.
Silahlardaki tokluk hissi ise gerçekten doyurucu. Düşmanınız midenizi mermi ile doldurduğunda iki gün açlık nedir bilmiyorsunuz.
(Bu tokluk hissi yanlış anlaşılmış galiba?-ZG)
(Pardon, siz kimsiniz?-SE)
(Ne bileyim, heves ettim işte-ZG)


Artıları : - Atlantisçe öğrenme fırsatı! (Gerçek hayatta ne işimize yarayacak demeyin sakın.)
Eksileri : - Türkçe'yi unutmamız.
- Yüksek sistem gereksinimleri (Kasa yerden en az 1,5 M yüksek olmalı oyunu açabilmek için.)

26 Ocak 2008 Cumartesi

Otto-8 Şubat 2008 Sayısı (Pi Sayısı)

Şaka maka sardı bu incelemasyon olayı beni. Aaa literatüre giren kelimeye bak, "İncelemasyon". Ehehe güzel oldu. Neyse, duyurumun amacı Şubat Sayısı'nın Şubat Ayı'nda çıkacağını müjdelemek. Oley! Aslında en beğendiğim incelemasyon hazır sayılır ama işte onu Şubat'a sakladım. Zaten elimde kalan sonuncusu o. Ha sonuncusu derken, bunu da yayımlayayım da yenilerini yazmak için gereken gaz gelsin iyice. Zorrrttt! Aha geldi. Yuh diyorum bunun için kendime ve özür diliyorum...

22 Ocak 2008 Salı

Ocak İnceleme (Şok Oyun!)

Age of Vampires



Tür : GZS (Geniş zamanlı strateji)
Yapımcı : L'Oreal Paris
Dağıtım : Yaysat
Maximum Sistem : Ahaha bu iyiymiş ya...
Çıkış Tarihi : Çıktı ki inceliyoruz...

Evet Ocak sayımız biraz geç çıktı sayılır. Ne kadar abudik gubidik oyun varsa biz incelediğimiz için olmalı. Bu ayın oyunu olarak seçtiğimiz AoV, tipik bir GZS olmakla beraber, kronik bir FPS, şizofrenik bir TPS, yer yer RPG, çoğu zaman da ABS, ASR ögelerini de bünyesinde barındırmakta.

İlk zamanlarda sıra tabanlı strateji olarak planlanan oyun, sıra kapma yüzünden çıkan kavgalardan dolayı değiştirilerek daha geniş zamanlanmış.
Oyunun senaryosu üç bölümden oluşuyor; Giriş, Gelişme ve Sonuç.

Haritalar geniş ve güzel ama biraz eski kalmış. Mesela Piri Reis'in haritası bile mevcut oyunda. O derece eski, hesap edin.

Ekonomi sistemi kaynak toplama, GSMH'yi yükseltme, enflasyonla kararlı mücadele üzerine kurulu. Oyunun ismi gereği bütün kaynaklar kandan ibaret. Can-Kan ve Karakan en çok getirisi olan kaynaklar. Banu Alkan bonus...

Oynanabilir olarak Beyazlar, Siyahlar ve son anda eklenen Yeşillerden oluşan üç ırkın olduğu oyun, ırkçılığı körüklediği gerekçesiyle Almanya, Avusturya-Macaristan, tüm dış temsilcilikler ve KKTC'de yasaklanmış durumda. Fakat Kenya'da pazarlarda bile bulmak mümkün.

Görsel harikalar yaratan grafik motoru gerçekten etkileyici. 1,8 dizel ve 1,6 benzinli olarak iki seçenekte sunulan motor, gerçek gücünü savaş sahnelerinde gösteriyor bizlere. Haritalardaki her şey etkileşime açık. Yıkılan binalar, ayak izleri, patlamaların açtığı çukurlar, çukura düşen otobüsler gayet gerçekçi bir oyun deneyimi sunuyor.
Son bölümde açılan yoğun ateşle monitörümün camı çatladı, o kadar gerçekçi yani.
Gece gündüz faktörü de oyuna iyi aktarılmış. Gündüz yönettiğimiz bir birimi gece yolda görsek tanıyamıyoruz. İki gün aralıksız oynadım ve haritaların uykusuzluktan gözleri pörtlemiş, beli bükülmüş birimlerle dolduğunu gördüm.

Seslendirmeler de müthiş olmuş. Yaralı bir askerin "Anneeeaaa!!" diye çığırması üzerine yan odadan annemin koşup gelerek, "Ne var oğlum yine? Çayın mı bitti?" demesi, seslendirmelere çok emek harcandığının kanıtı oldu resmen.

Oyundaki karakterler birbirlerine sık sık "Oğlum çok zayıflamışsın lan. Ama karakter olarak muhahaha" esprisini yapıyor üstlerine tıkladığınızda. Bir kaç seferden sonra sıkıyor insanı. Yeniden oynanabilirlik bu yüzden kötü denebilir.

Sekiz DVD olarak satılan oyun altı tane boş DVD sayesinde film, müzik arşivinizi yedeklemeye de yarıyor.

Kısacası uzun yıllar masaüstünüzde duracak bir oyun (Yeniden oynanabilirlik süper yani?). Mutlaka edinin ve tadını çıkarın...

Artıları : Sözlülerden üç artısı var. Kurtarır gibi.
Eksileri : Karla kaplı haritalarda hissedilen -35 oluyor sık sık...

1 Ocak 2008 Salı

ŞOK HABER!!!




Dün gece saat 00:05 sularında, bacasından girmeye çalıştığı evin sahibi tarafından polise ihbar edilen Noel Baba, "Haneye Tecavüz" suçlaması ile tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Herkese mutlu bir yıl, Noel Baba'ya da "Allah kurtarsın" diliyoruz...