28 Mart 2008 Cuma

Eşşekarısı Etkisi

Hani bir minik kelebeğin kanadını çırpması bile döne dolaşa gidip deli bir kasırgaya sebep olur ya (?), hani "Kelebek Etkisi" denir bu olaya...

Kelebeğe sorsanız, "Kanadımı sallasam ellisi, bana ne ya, zaten ölecem akşama kalmadan..." der geçer umarsızca.
Bizlerin ise o tavırla geçiştiremeyeceğimiz, benzer bir durumu var. Uzmanlar (!) buna "Eşşekarısı Etkisi" diyorlar.

Düşünüp taşınmadan öyle bir laf edersiniz ki o lafın nerelere gideceğini, ne fırtınalara yol açacağını hesaplamadan...
Aklınız başınıza geldiğinde, sonuçları gördüğünüzde; "Hay dilimi eşşekarısı soksaydı da demeyeydim!" dersiniz işte.

"Ağzımız torba değil ki büzelim..." diyenlere ise şunu söyleyebilirim; şarabın günah olduğunu, neden içtiğini merak eden gence Simyacı'nın yanıtını, "Kötülük insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır..."

18 Mart 2008 Salı

Tarih Tebessümden İbarettir...



Fatih, tarihimizin en merak edilen bu hükümdarı hakkındaki gizli kalmış bilgileri günışığına çıkarıyoruz!

Büyük padişahlardan 4. Muhittin ile eşi 6. His'in ortanca evladı. İlk ve ortaokulu İstanbul'un Fatih semtinde okuduğundan dolayı bu ismi almıştır.

Fatih'in tahta çıkış öyküsü çok ilginçtir. Babası 4. Muhittin, adeta bir saray yavrusu olan evleri Topkapı Sarayı'nın tadilat işleri için nalburdan yüz okka demir sipariş eder. Fakat gelen kargodan demir yerine yüz okka tahta çıkar. Buna çok sinirlenen Muhittin Han'ın, "Zındıklara bak hele! O kadar akçe ver, demir sipariş et, onun yerine tahta çıksın bre!" haykırışını duyup emir telakki eden yeniçeriler, genç şehzadeyi tutup tahta çıkarırlar...

Talebe Seçme İmtihanı (TSİ)'nda İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nü tutturan Fatih, okula sarıkla alınmayınca çok sinirlenip şehri üniversitesi ile birlikte komple fethetmeye karar verir. Diğer bir rivayete göre, boğazda yediği bir yemek sonrasında gelen kol gibi fatura bu kararı verdirtmiştir...

Saldırı öncesinde ordusuna dualarla kurşun döktüren Sultan, artan kurşunlarla iki de top döktürerek hazırlıklarını tamamlar. Tarihte yanlış bilinen bir husus da, gemilerin karadan yürütülmesinin sebebidir; Osmanlı'nın zengin petrol ve yaylı yataklarına sahip şehre saldırı başlatmasıyla birlikte petrolün fıçı fiyatı yüz akçeyi geçer. Bu nedenle damla mazot bulunamayan gemileri karadan ittire ittire Haliç'e kadar getirirler. Zincir olayı bunu örtmek için kullanılan bir bahanedir sadece...


-"Lan! İnip yardım etsenize bre! Nuh'un gemüsü mü bu?.."




O devirde İnönü Stadyumu'nda ışıklandırma olmadığı için kuşatmalar gündüz yapılmaktadır ayrıca. Karşılıklı top atışları ile günlerce devam eden savaş, Fatih Ürek ve Cemil İpekçi'nin şehre gönderilmesiyle Türkler lehinde son bulur. Derler ki, kuşatmadaki top seslerini VI. Sağır Sultan bile duymuş ola...



Hiç belirtmek istemediğim halde şunu söylemeliyim ki gerçekte Fatih, sevdiğim ve saygı duyduğum bir şahsiyettir. Bu dalga geçmek falan değil, sadece "Biraz da gülelim" yazısıdır. Zaten dalga geçilecek bir husus da kesinlikle yoktur...