18 Temmuz 2008 Cuma

LOST SEZON FİNALİ (BABA YARISI)

Evet, altı ay olmuş bir şey yazmayalı. Lost'u da unuttu millet. Dilerseniz kalan karakterlerimizi de kısaca analiz edip mevzuyu bitirelim, siz de rahat edin, ben de...

Karaktersizler-Volume Sonses

Adaya kısmi felçli düşüp sonradan teke gibi koşturmaya başlayan John Locke; sahilde tavla oynayan, mülayim bir emekli astsubay portresi çizmişti ilk başlarda bizlere. Dizi ilerledikçe psikopata bağlayan Locke, Bursa işi nadide çakıları ile adanın domuz nüfusunu etkileyerek doğanın dengesini bozmuş, olanların en büyük sorumlusu olmuştur gözümde. Ulan yatalak adamken yürür olmuşsun, şükret haline, yok hala zıpla hopla, olay çıkar cık cık cık...

Bu adamın nasıl yürüdüğü olayına gelirsek iki teorim var;

Şimdi uçağın çakılma anında Locke yere tam çivileme pozisyonda düşer. Çaat! diye çakılınca afedersiniz bacakları kıçına girer ve vücut iletişimi tekrar sağlar, sinirler, bacaklar, beyin hesabı. Adanın gücü falan hikaye buna göre.
Diğer bir düşünceye göre ise; uçak düşünce boylu boyunca yere yayılan Locke'un yanına gelen Hurley ayısı, "Sapasağlam adamsın, herkes gibi sen de çalışsana!" deyince, Locke da utancından kalkar ve yürür...

Maşallah dediği çocuk üç gün yaşamayan Hurley'e gelirsek; aslında kutup ayısını oynamak üzere kadroya alınan oyuncu araya adam sokarak bu rolü kapmıştır. Haftalarca devreden sayısalda altıyı tutturarak rekor ikramiye kazanacak kadar şanslıdır(!). Esnaflığa soyunan Hurley'nin, müşterinin tekine sinirlenip; "Hay Hurley kadar başınıza taş düşsün!" demesiye dükkanına meteorun düştüğü sahne unutulmazlar arasındadır. Bu olaydan sonra, yıllardır hayalini kurduğu Hawai tatili için adaya düşen Hurley, kısa zamanda baba mesleği olan oto tamirciliğini ilerletip, adanın seçkin yetkili servislerinden biri olmuştur. Bu devirde çalışmadan geçinmek zor tabi, sonuçta hazıra dağ dayanmaz...

Peki şu fizikçi Daniel Faraday'a ne demeli? Er Ryan'dan şerefsiz Upham olarak aklımda kalmış olan bu şerefsiz, aynı "acıların çocuğu" suratıyla dizimizde de arz-ı endam etmekte. "Bildiğini yanındakilere söylememe" adeti gereği o da ada vatandaşı olmul durumda artık.

Juliet, ah Juliet... "Romeo'nun koynundan yeni çıkmış Juliet sırıtışı" belleklere kazınan Juliet Burke, ekibe sonradan katılmasına rağmen çok çalışarak kısa zamanda adanın Mona Lisa'sı olmuştur. Aslında Kız Meslek Lisesi ikinci sınıftan terk olan Juliet, "Ben doktorum!" diyerek "Birimiz hepimiz, hepimiz diğerleri için!" sözünü şiar edinen Benjamin ve arkadaşlarının arasında kendini kabul ettirmiştir...



Eveet bu yazı dizisini buralarda bir yerlerde bitirmek istiyorum. Lost'tan uzak kalınca hakkında geyik yapasım bile gelmiyor :) Daha çok karakter, mevzu var aslında kafamda ama artık başka konulara, oyunlara(!) dönmek istiyorum.

Haftaya aynı sayfada, başka bir konu ile monitörünüzde olmak üzere, hoşçakalın efenim...

10 yorum:

Theodrien dedi ki...

Süpersin otto tek kelimeyle ^^

OttO dedi ki...

Sağol kardeşim, o sizin siperliğiniz..

Swordwolf dedi ki...

Maalesef hiç ısınamadım bu diziye ama karakterlerini orada burada okuya okuya öğrendik, senin tanıtımlarınla izlemiş kadar olduk Ott0.

Yahu seni niye oynatmıyorlar bunlar? Gerçi onlar da haklı; dünya henüz buna hazır değil.

OttO dedi ki...

Olm ben oynatmışım zaten, daha neyimi oynatacaklar? ahaushdush

Ayna-i Marzî dedi ki...

Abi 2 ay olmuş yazmayalı, 6 ay nereden çıktı :/

Valla bir sürü yeni oyunlar çıktı, onların incelenmesini bekliyoruz :D

OttO dedi ki...

Harbi ya, o kadar uzun gelmiş demek ki :)

Oyun dünyasına geri dönecem evet, sevmedim gerçek bir şeyi incelemeyi :)

Theodrien dedi ki...

Otto, kendi hayat hikayeni kaleme alsana ^^

Aslı "TILSIM" Palabıyık dedi ki...

Locke'un yürüme teorilerinde boğuluyordum gülmekten xD

Ekrem dedi ki...

Bu daha iyi abi. En azından öncekinden.Lost hakkında çok şey bilmediğim halde yinede eğlenceliydi.

Silvalinionisis dedi ki...

İlk paragraftaki "Lost'u unutmuş millet" ifadesine itiraz ediyorum. Lost'u unutanı ben de unuturum. Blogunu unutanı da unuturum. Bakınız ben kendi blogumu unuyorum ve buna bağlı olarak kendimi de unutuyorum. Unutuyorum, unutuyorsun, unutuyor, unutuyoruz, unutuyorsunuz, unutuyorlar.